|
|
 |
TÜRKİYE KURUYOR
Hükümetin iklim değişikliği ve kuraklık konusundaki vurdumduymazlığının sembolü olan Tarım Bakanı Mehdi Eker’i istifaya davet ediyoruz! Türkiye, kar yağmayan, yağış miktarı iyice düşmüş bir kış mevsiminin ardından küresel ısınmanın en ağır etkilerini yaşamaya başlamışken, İç Anadolu’daki göller bir bir kururken, kuraklık ve açlık kapımızdayken, Tarım Bakanı Mehdi Eker, sadece Türkiye’yi değil, bütün dünyayı tehdit eden küresel ısınma ve Türkiye tarımına olası etkileri konusunda 19 Ocak, 8 Şubat ve 6 Mart 2007’de durumun aciliyetinin farkında olmadığını kanıtlayan açıklamalar yapmıştı. Bakan Eker, “Türkiye’de tarımsal kuraklık tehlikesi, riski ve endişesi yok, piyasada da sezona yetecek kadar buğday ve mısır var” ve “Geçmişte de bu tür uzun süreli yağışsız dönemler yaşandı ama sonrası iyi oldu. Buna karşılık, mesela geçen yıl buğdayda çok iyi rekolte bekliyorduk. Ancak 25 Mayıs’tan sonra kavurucu sıcaklarda buğday kurudu, rekolte 21,5 milyon tondan 20 milyon tona düştü” gibi açıklamalarda bulunmuş ve Nisan ve Mayıs aylarında çok iyi yağışlar beklediklerini söylemişti.
Ne yazık ki dün, yani 13 Haziran itibariyle beklenen yağışlar gerçekleşmediği gibi birçok bölgemizden son derece endişe verici haberler gelmektedir. Ülkemizin buğday ambarı diye bilinen ve buğday üretimin @’nı gerçekleştiren Konya’dan Selçuklu Ziraat Odası Başkanı Faruk Çöklü, Konya Kapalı Havzası’nda % 80’e varan rekolte kaybı olduğunu, Antalya Ziraat Odası Başkanı Halil Ordu ise Akdeniz bölgesinde rekoltenin 0-50 oranında düşeceğini açıklamıştır. Adana, Malatya, Denizli, Aydın ve Muğla’dan da benzer açıklamalar gelmektedir. Daha yaz ortasına gelmeden Devlet Su İşleri (DSİ) yetkilileri çiftçilere “Barajlarda su yok, ikinci ürünü ekmeyin” uyarısı yapıyor. Bazı bölgelerde barajlarda doluluk oranının %’lere kadar düştüğü açıklanıyor. Tarım Bakanı Mehdi Eker’in önceki basın açıklamalarında yok dediği kuraklık afeti hem binlerce çifçimizin yaşamını felakete çevirecek, hem de buğday, mısır ve diğer hububat başta olmak üzere bir çok üründe çok ciddi verim düşüşlerine, bu da çok büyük oaranda ithalata ve enflasyon baskısına yol açacaktır.
Türkiye Yeşilleri olarak, seçime giderken halkın gerçek sorunlarına yönelik hiç bir çözüm önerisi üretmeyen, küresel ısınma ve tarım konusunda gerçekçi bir çözüm için en ufak bir çaba göstermeyen ve ülkemizin en yaşamsal sorunu olan gıda üretimindeki tehlikeli düşüşü gizlemeye çalışan AKP hükümetinin vurdumduymazlığı açıkça kanıtlanan Tarım Bakanı Mehdi Eker’i istifaya davet ediyoruz. Hükümetin seçime giden Meclis’te yapması gereken son iş tarımsal kuraklığı afet yasası kapsamına almaktır...
|

|
DÜNYAYI CEHENNEME ÇEVİRİYORUZ
Atmosferdeki karbondioksit gazı tabakası tıpkı bir “sera” gibi güneş ışınlarının içeri girmesine izin veriyor ancak ısının dışarı çıkmasına engel oluyor. Eğer sera etkisi olmasaydı dünyanın sıcaklığı – 20 dereceyi bulur ve dünyada yaşam olmazdı.
Ancak, karbondioksit gazı oranının artması, dünyanın aşırı ısınmasına, bir başka deyişle “küresel ısınma”ya neden oluyor. Karbondioksitin artmasının baş sorumlusu ise insanoğlu… İnsanoğlu, yaşamını kendi elleriyle cehenneme çeviriyor. Sanayileşme ile birlikte atmosferdeki karbondioksit gazı miktarı artmaya başladı. Sanayi üretiminde kullanılan kömür, petrol ve doğalgaz karbondioksit oranını artırıyor. 1958\'de karbondioksit bir metreküp havada 315 ppm (milyonda bir) iken, 2004\'te 379 ppm’e çıkmış durumda. Sanayileşmenin ilk dönemlerinde yılda 1 ppm kadar artış yaşanırken 2003-2004 artışı 3 ppm…
2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya nüfusu 2 kat, enerji kullanımı 4 kat arttı. Bilim adamlarına göre, bu gidişat yeryüzündeki yaşamın giderek kötüleşmesine yol açacak

EN ÇOK ABD KİRLETİYOR
Son yıllarda karbondioksitteki artışın hızını inceleyen bilimadamları, Çin ve Hindistan’ın bu artışa büyük katkısı olduğunu öne sürüyorlar. Ancak, “dünya karbondioksit üretimi”ni sıraya koyduğumuzda, ABD başı çekiyor.
ABD dünya nüfusunun yüzde 4\'üne sahip ancak karbondioksit üretiminin yüzde 25’ini sağlıyor. İngiltere yüzde 3 üretiyor. Hindistan, nüfusu 15 kat fazla olmasına rağmen karbondioksit üretimi hemen hemen İngiltere ile aynı.
bir Amerikalı yılda 6 ton, bir İngiliz 3 ton, bir Çinli 0.7 ton, bir Hintli 0.25 ton karbondioksit üretiyor.
Atmosfere yılda 220 milyon ton karbondioksit bırakan Türkiye ise 20.sırada…2010 yılında bu rakam 400 milyon tonlara ulaşacak.
Atmosfere yılda ortalama 21 milyar ton karbondioksit salınıyor ve bu miktar giderek artıyor
TÜRKİYE AFRİKALAŞACAK
Bilimadamlarına göre küresel ısınma önlenemediği taktirde Türkiye 100 yıl içinde Kuzey Afrika’ya dönecek.
Yağışlar azalınca, başta GAP bölgesi olmak üzere, tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı düşecek. Baraj göllerinin su seviyesi azalacak, hidroelektrik enerji üretimi ciddi oranda aksayacak.
Yüksek basınç kuşağının kuzeye kaymasıyla ülkemizde hakim olabilecek tropikale benzer bir iklim; düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, hortum, kasırga, heyelan ve erozyona yol açacak. Kasırga ve fırtınaların tetikleyeceği seller can ve mal kaybına neden olacak.
Isınmayla birlikte denizlerimizdeki su akıntıları ve sıcaklık rejimleri değişecek. Balıkların göç yolları bozulacak.
Kuru kesimlerde yüksek sıcaklıklarla birlikte orman yangınları ile tarımsal hastalık ve tarım zararlılarında büyük artışlar görülecek.
Kavurucu sıcaklar ve kuraklık tarımsal ürünlerin hem çeşidinin hem de miktarının azalmasına neden olacak.
Yaz yerine bahar turizmi yapılacak. Güney bölgeleri, turizmi kuzeye kaptıracak. Akdeniz yerine Karadeniz öne çıkacak.
Kar yağışı giderek azalacak. Hatta kış mevsimi ortadan kalkacak.
değişiklikleri, göçlere neden olacak. Türkiye\'de yaşayanlar kuzeye yerleşmeye çalışacak.
Daha sık ve uzun süreli kuraklıklar olacak. Araştırmalara göre, 2030’da Türkiye’nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek, sıcaklıklar 2-3 derece artacak. Deniz seviyesinin 2030’da 30, 2050-2100 arasında da azami 100 santimetre yükselmesi bekleniyor.
Denizlerin yükselmesinden kıyı kesimleri etkilenecek. Özellikle Sadullah Paşa ve Amcazade Hüseyin Paşa gibi bazı yalılar sular altında kalacak.
Yükselmelerle birlikte kıyı şeridi ve deltalardaki tarım alanları, plajlar ve yat limanları, kullanılamaz hale gelecek.
VAN GÖLÜ KURUYOR
Türkiye’de küresel ısınmanın birinci derecede etkisini gösterdiği yer Van Gölü… Göl ve çevresinde yıllık ortalama sıcaklık 1 derece arttı ve Van Gölü kurumaya başladı. Göldeki su seviyesi1994’te maksimum seviyeye ulaştı. 11 yıldır bu seviyeye ulaşamaması küresel ısınmanın göstergesi… Küresel ısınma devam ettikçe su seviyesi azalmaya devam edecek.
Uydu görüntülerinden Van’ın Özalp ve Saray ilçelerinde tamamı kurumuş göletler saptandı.

|
|
 |
|
|
|
|